It was naughty of Mary to pull the kitten's tail.
- Kedi yavrusunun kuyruğunu çekmek Mary'nin yaramazlığıydı.
He was very naughty when he was a little boy.
- Küçük bir çocukken çok yaramazdı.
The boy had a mischievous smirk on his face.
- Çocuğun yüzünde yaramaz bir sırıtma vardı.
Tom is quite a mischievous child.
- Tom oldukça yaramaz bir çocuktur.
Boys are fond of mischief.
- Erkekler yaramazlığa düşkündür.
The little boy got into mischief when he was left alone.
- Küçük çocuk yalnız bırakıldığında yaramazlık etti.
Pinocchio, you wicked boy!
- Pinokyo, seni yaramaz çocuk!
Tom is such a scalawag.
- Tom böyle bir yaramaz.
His grandfather used to say to him: Tom, you're good for nothing.
- Onun büyükbabası ona Tom, sen hiçbir işe yaramazsın derdi.
This tool is good for nothing.
- Bu alet hiçbir şeye yaramaz.
John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
- John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.
The data was completely useless.
- Veri tamamen işe yaramaz.