yarışmak

listen to the pronunciation of yarışmak
Türkisch - Englisch
compete

Tom wants to compete again. - Tom tekrar yarışmak istiyor.

race

Do you seriously want to race me? - Cidden benimle yarışmak istiyor musun?

run
contest
to race; to race against (each other)
to compete, contest, contend, vie
contend
vie
to race; to compete, to contend
emulate
yarışma
competition

Tom won a prize in the spelling competition. - Tom yazım yarışmasında bir ödül kazandı.

We should probably postpone the competition. - Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.

yarışma
contest

He wants to participate in the contest. - O, yarışmaya katılmak istiyor.

Are you going to take part in the contest? - Yarışmaya katılacak mısınız?

yarış
race

Only four horses competed in the race. - Sadece dört at yarışta yarıştı.

I am training hard so that I may win the race. - Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

yarışma
{i} rivalry
yarışma
{i} match

This soccer match is full of energetic and splendid competition. - Bu futbol maçı enerji dolu ve görkemli yarışmadır.

John represented his class in the swimming match. - John yüzme yarışmasında sınıfını temsil etti.

yarışma
{i} emulation
yarış
competition, competing, vying
yarışma
contest, competition
yarışma
{i} contestation
yarış
compete

A fast child may win the race, but even a slow child can compete. - Hızlı bir çocuk yarışı kazanabilir fakat yavaş bir çocuk bile yarışabilir.

Ten teams competed for the prize. - On takım ödül için yarıştı.

yarışma
bout

The wrestler had his right leg broken in a bout. - Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.

yarışma
{i} meet

The athletic meet was put off until next week. - Atletik yarışma gelecek haftaya kadar ertelendi.

The athletic meet took place on October 15. - Atletizm yarışması 15 Ekim'de düzenlendi.

yarışma
{i} event

The diving competition is one of Mary's favorite events to watch in the Olympics. - Dalış yarışması Olimpiyatları izlemek için Mary'nin favori olaylardan biridir.

The athletic meet is an annual event. - Atletizm yarışması yıllık bir etkinliktir.

yarış
bout

The wrestler had his right leg broken in a bout. - Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.

yarış
course
zamanla yarışmak
against time
zamanla yarışmak
race against time
yarış
compete with

Nobody can compete with that. - Hiç kimse onunla yarışamaz.

We can't compete with that. - Biz onunla yarışamayız.

yarış
{f} contest

Are you going to take part in the contest? - Yarışmaya katılacak mısınız?

Many students took part in the contest. - Çok sayıda öğrenci yarışmaya katıldı.

yarış
racing

He knows better than to spend all his money on horse racing. - Bütün parasını at yarışına harcamayacak kadar akıllı.

What's your favorite racing game? - Gözde yarış oyunun nedir?

yarış
gymkhana
yarışma
tournament

Tom won the fishing tournament. - Balık avı yarışmasını Tom kazandı.

yarışma
gymkhana
yarışma
racing

Tom started racing at the age of thirteen. - Tom on üç yaşında yarışmaya başladı.

yarışma
competing

I love competing with Tom. - Tom'la yarışmayı seviyorum.

We look forward to competing. - Yarışmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.

yarış
racing track
yarışma
contest, competition: güzellik yarışması beauty contest
yarışma
fray
birbiriyle yarışmak
pit one thing against another
birbiriyle yarışmak
pit one person against another
yarış
race, contest of speed
yarış
run

She was strong enough to run a 10-mile race. - 10 millik bir yarışı koşmak için yeterince güçlüydü.

The Yankees are running away with the pennant race. - Bayrak yarışında Yankiler fark atıyorlar.

yarış
race; competition
yarış
vie
Türkisch - Türkisch
Üstünlük kazanmak amacıyla bir yarışmaya katılmak
Başkalarından üstün olmaya çalışmak, rekabet etmek
Bir yarışmada başkalarından üstün olmak için çaba göstermek
rekabet etmek
karşılaşmak
Yarış
müsabaka
Yarış
(Osmanlı Dönemi) SEBAK
Yarış
(Hukuk) KONKUR
Yarışma
müsabaka
Yarışma
yarışım
yarış
Genellikle bir ödül kazanmak amacıyla birbirini yenmeye çalışma, müsabaka
yarış
Yarışma, rekabet
yarış
Bir spor dalında genellikle ödül kazanmak amacıyla birbirini yenmeye çalışma, müsabaka: "Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm yarışını göze alabilir?"- T. Buğra
yarışma
Ticarette üstünlük kazanma çabası, rekabet
yarışma
Bilgi, yetenek, güzellik vb.nde üstünlüğünü göstermek için yarışmak işi, yarışım, müsabaka
yarışma
Yarışmak işi, müsabaka
yarışmak
Favoriten