Kapının tam iç tarafında bir köpek buldum.
 - I found a dog just inside the gate.
Kutuyu açtım ve içine baktım.
 - I opened the box and looked inside.
Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
 - Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
Evin içindeki herkesi almaya çalışman gerekiyor.
 - We need to try to get everybody inside the house.
Tom kemanının bir Stradivarius olduğunu düşündü çünkü Stradivarius adı kemanının içindeki etiketteydi.
 - Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
Özünde, hepimiz birbirimize benzeriz.
 - We are all alike, on the inside.
Bu kutunun içerisinde bir şey var.
 - There's something inside this box.
Tom evinin içerisinde kim olduğunu biliyordu.
 - Tom knew who was inside his house.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
 - Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
 - Most of a insect's organs are inside its abdomen.
Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
 - Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
Belki içerde kalsam daha iyi olur. Hava böyleyken kim dışarı çıkmak ister?
 - Maybe it would be better if I were to just stay inside. Who wants to go out when the weather's like this?
İçerdeydim, bekliyordum.
 - I was inside, waiting.