verkettet

listen to the pronunciation of verkettet
Englisch - Türkisch

Definition von verkettet im Englisch Türkisch wörterbuch

linked
(Bilgisayar) bağlı

Sanık yargıç ile romantik olarak bağlıydı. - The defendant was romantically linked with the judge.

Sanık hakim ile romantik biçimde bağlıydı. - The accused was romantically linked with the judge.

linked
bağlanmış
linked
(Bilgisayar) bağlandı

Tom bloğundan benim siteme bağlandı. - Tom linked to my website from his blog.

linked
(Bilgisayar) bağlantılı

Olaylar yakından bağlantılı idi. - The events were closely linked.

Bu cümleler doğrudan doğruya bağlantılı değildir. - These sentences are not directly linked.

linked
halkalı
linked
(Bilgisayar) bağlanan
chained
zincirlenmiş

Köpeğinizi ağaca zincirlenmiş tutun. - Keep your dog chained up to the tree.

linked
{f} bağla

Olaylar yakından bağlantılı idi. - The events were closely linked.

Kalplerimiz bağlantılıydı. - Our hearts are linked.

chained
zincirle(mek)
concatenated
sırala(mak)
chained
zincirle

Tom kendini bir ağaca zincirledi. - Tom chained himself to a tree.

Bütün gün masaya zincirlendim. - I was chained to the desk all day.

concatenated
sırala
linked
{s} bağımlı
linked
{f} bağla: adj.bağlanmış
linked
{f} bağla: adj.bağlı
linked
{s} tabi
Deutsch - Englisch
chains
daisy-chained
chained up
concatenates
chains up
concatenated
chained
linked
put a chain
catenated