verkettet

listen to the pronunciation of verkettet
Английский Язык - Турецкий язык

Определение verkettet в Английский Язык Турецкий язык словарь

linked
(Bilgisayar) bağlı

Nişasta bozulması bir Sirkadyen saate bağlıdır. - Starch degradation is linked to a Circadian clock.

Sanık hakim ile romantik biçimde bağlıydı. - The accused was romantically linked with the judge.

linked
bağlanmış
linked
(Bilgisayar) bağlandı

Tom bloğundan benim siteme bağlandı. - Tom linked to my website from his blog.

linked
(Bilgisayar) bağlantılı

Kalplerimiz bağlantılıydı. - Our hearts are linked.

Bu siyasetçi bir yolsuzluk skandalıyla bağlantılı olduktan sonra istifa etti. - This politician resigned after being linked to a corruption scandal.

linked
halkalı
linked
(Bilgisayar) bağlanan
chained
zincirlenmiş

Köpeğinizi ağaca zincirlenmiş tutun. - Keep your dog chained up to the tree.

linked
{f} bağla

Olaylar yakından bağlantılı idi. - The events were closely linked.

ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır. - It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.

chained
zincirle(mek)
concatenated
sırala(mak)
chained
zincirle

Kendimi kesmeyi planladıkları ağaçlardan birine zincirledim. - I chained myself to one of the trees they were planning to cut down.

Köpek direğe zincirlendi. - The dog was chained to the post.

concatenated
sırala
linked
{s} bağımlı
linked
{f} bağla: adj.bağlanmış
linked
{f} bağla: adj.bağlı
linked
{s} tabi
Немецкий Язык - Английский Язык
chains
daisy-chained
chained up
concatenates
chains up
concatenated
chained
linked
put a chain
catenated