O, ebeveynlerine bir yüktü.
- He was a burden to his parents.
Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.
- The trainee could hardly bear the burden of the task.
Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum
- I don't want to burden you with my troubles.
Herkesin kendi yükleri vardır.
- Everyone has their own burdens.
Size sorunlarımı yüklemek istemiyorum
- I don't want to burden you with my troubles.