Ben hariç herkes şarkı söylüyordu.
- Everybody was singing except me.
Pazartesi hariç herhangi bir gün olur.
- Any day will do except Monday.
Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
- Nothing could be done, except wait.
Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice except to accept the consequences.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.