O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.
- It was tremendously exciting to be in Boston at that time.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
Yarın herhangi bir randevun var mı?
- Do you have any engagement tomorrow?
Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.
- Tom gave Mary an engagement ring.