Kapının tam iç tarafında bir köpek buldum.
 - I found a dog just inside the gate.
Biri beni içeri itti.
 - Someone pushed me inside.
Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
 - Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
Duvarların içindeki askerler iyi korunuyordu.
 - Troops inside the walls were well protected.
Tom kemanının bir Stradivarius olduğunu düşündü çünkü Stradivarius adı kemanının içindeki etiketteydi.
 - Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
Özünde, hepimiz birbirimize benzeriz.
 - We are all alike, on the inside.
Mağaranın içerisindeki bütün bu insanları alın.
 - Get all these people inside the cave.
Tom evinin içerisinde kim olduğunu biliyordu.
 - Tom knew who was inside his house.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
 - Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
 - Most of a insect's organs are inside its abdomen.
Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
 - Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
Tom içerde sizi bekliyor.
 - Tom is waiting for you inside.
İçerdeydim, bekliyordum.
 - I was inside, waiting.