Tom yazım yarışmasında bir ödül kazandı.
- Tom won a prize in the spelling competition.
O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
- He got a prize for winning the competition.
Acımasız hükümetler sık sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.
- Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.
Kamuoyu, destekçiler ve muhalifler olarak keskin bir şekilde bölündü.
- Public opinion has been sharply divided into supporters and opponents.
Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü.
- At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.
O, rakiplerine göre cömerttir.
- He is generous to his opponents.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
- I like to play sport for fun not for competition.
Biz sert bir rekabetle karşılaştık.
- We faced some stiff competition.
Karşıtlar genetik mühendisliği bitkilerin çapraz döllenme yapabileceğini ve diğer bitkilere zarar verebileceğini söylüyorlar.
- Opponents say genetically engineered crops can cross-pollinate and damage other crops.
Çok müsabaka kazandı.
- He won many competitions.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
- Lincoln welcomed his old political opponent.
Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı.
- The candidate made wild accusations against his opponent.
He wants to participate in the contest.
- He would like to take part in the competition.
... So having a multi-layered approach of competition is the ...
... competition. ...