Englisch - Türkisch
Definition von the act of separating or the condition of being separated im Englisch Türkisch wörterbuch
- separation
- ayrılık
Kendim ve o arasındaki ayrılık sancılı ama gerekliydi.
-The separation between myself and him was painful, but necessary.
Tom ve Mary ayrılık denemesi konusunda anlaştılar.
-Tom and Mary agreed on a trial separation.
- separation
- ayırma
Bu ayırma duvarını inşa etmek yasal mı?
-Is it legal to build this wall of separation?
- separation
- ayrılma
Dan, kilise ve devletin birbirlerinden ayrılmasını savunur.
-Dan is for the separation of church and state.
Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir.
-The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution.
- separation
- {i} boşluk
- separation
- {i} müstakil olma
- separation
- {i} ayrışma
- separation
- {i} bölünme
- separation
- {i} aralık
- separation
- {i} huk. ayrı yaşama
- separation
- firkat
- separation
- hasretlik
- separation
- (Askeri) askerlikten ayrılma
- separation
- ayrı yaşama
- separation
- ayrılış
- separation
- {i} ayrı olma
- separation
- (Askeri) AYRILMA: Faal görevden ayrılma, terhis, emeklilik, tard, ihraç, istifa veya ölüm sonucu yapılan personel işlemlerine uygulanan geniş anlamlı terim
- separation
- (Tıp) Ayrılma, birbirinden uzaklaşma
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von the act of separating or the condition of being separated im Englisch Englisch wörterbuch
- separation
the act of separating or the condition of being separated
Silbentrennung
the act of sep·a·rat·ing or the con·di·tion of be·ing sep·a·ra·tedTürkische aussprache
dhi äkt ıv sepıreytîng ır dhi kındîşın ıv biîng sepıreytıdAussprache
/ᴛʜē ˈakt əv ˈsepərˌātəɴɢ ər ᴛʜē kənˈdəsʜən əv ˈbēəɴɢ ˈsepərˌātəd/ /ðiː ˈækt əv ˈsɛpɜrˌeɪtɪŋ ɜr ðiː kənˈdɪʃən əv ˈbiːɪŋ ˈsɛpɜrˌeɪtəd/
Resimler
Favoriten