taneli

listen to the pronunciation of taneli
Türkisch - Englisch
granular
graniferous
granulous
(cereal, pomegranate, grape) which bears or has kernels, seeds, or grapes of (a certain) size: iri taneli bir mısır a large-kerneled variety of corn
granular, grained
grainy; composed of distinct grains
granulated
(grapes) which have dropped off their stalk
grained
tane
grain

The number of grains of sand on a beach is calculable. - Bir sahilde kum tanelerinin sayısı hesaplanabilir.

Even a blind chicken can find a grain of corn. - Kör bir tavuk bile bir mısır tanesini bulabilir.

tane
piece

I have a couple of pieces of evidence to support my opinion. - Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var.

How many different pieces are there in Japanese chess? - Japon satrancında kaç tane farklı parça var?

taneli deniz kırlangıcı
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: sumrular,denizkırlangıcıgiller) [syn.: taneli deniz kırlangıcı, gülen sumru] gull-billed tern
iri taneli
coarse
tane
{i} bead
sık taneli
close-grained
sık taneli
close grained
tane
bullet
tane
particle

Snowflakes are particles of snow. - Kar taneleri kar parçacıklarıdır.

tane
berry
tane
pip
tane
unit size
tane
(Gıda) aril
tane
corn

Even a blind chicken can find a grain of corn. - Kör bir tavuk bile bir mısır tanesini bulabilir.

tane
copy
tane
{i} flake
tane
item
habbeler, tâneli nebatlar, taneler
bubble the crops of grain, grain
ince taneli
fine grained
iri taneli misket üzümü
coarse-grained muscat
iri ve uzunca taneli bir üzüm cinsi
A coarse-grained and long grape species
tane
granule
ince taneli
close-grained, fine-grained
ince taneli
of fine grain
iri taneli
large grained
iri taneli
coarse grained, coarse
iri taneli
coarse grained
iri taneli
1. (something) the particles of which are large. 2. (stalk) the individual fruits of which are large
iri taneli ekmek
cobloaf
iri taneli yulaf
grits
iri taneli öğütmek
rough grind
kaba taneli
coarse grained
mısır gibi taneli
graniform
seyrek taneli
open-grained
tane
grain (of sand, salt, sugar, etc.)
tane
grain, seed; pip, berry; particle; piece
tane
legume
tane
bean

How many beans are in the jar? - Kavanozda kaç tane fasulye var?

Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals. - E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.

tane
kernel, grain (of a cereal plant)
tane
a single thing, item, piece (usually left untranslated): İki tane istiyorum. I want two. beş tane nar five pomegranates. Bu portakalların kilosu yüz lira, tanesi yirmi lira. These oranges are one hundred liras a kilo, or twenty liras apiece
tane
seed
tane
kernel
şeker gibi taneli
saccharoid
Türkisch - Türkisch
Tanelerden oluşmuş. Çeşitli boylarda tanesi olan: "İri taneli büyük ve siyah binlik dergâh tespihini çekmeye başladığı zaman..."- A. Ş. Hisar
Herhangi bir biçimde tanesi olan, ufak taneli
Tanelerden oluşmuş
tane
Bazı bitkilerin tohumu: "Bu küllerin içinde, kavrulmuş buğday taneleri ... görüyorum."- M. Ş. Esendal. Çekirdekli küçük meyve
Tane
diş
Tane
kök
tane
Bitki tohumu
tane
Pirinç, buğday, mısır gibi bitkilerin tohumu
tane
Bazı bitkilerin tohumu
tane
Mısır, buğday, pirinç gibi bitkilerin tohumu
tane
Herhangi bir sayıda olan (şey), adet
tane
Çekirdekli küçük meyve
taneli
Favoriten