Above all, logic requires precise definitions.
- Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.
- Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
Can you give me the definition of a cone?
- Bana bir koninin tanımını verebilir misiniz?
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
The man answered to the description.
- Adam tanımlanmış özelliklere sahipti.
The scenery was beyond description.
- Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
Schopenhauer defined architecture as frozen music.
- Schopenhauer mimariyi donmuş müzik olarak tanımladı.
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
- Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
Can you identify that?
- Onu tanımlayabilir misin?
Your account of the accident corresponds with the driver's.
- Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
Happiness is sometimes identified with money.
- Mutluluk bazen parayla tanımlanır.
One suspect has been identified.
- Bir şüpheli tanımlandı.
From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
- Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
The Astronomical Unit (AU) is defined as the average distance between the Earth and the Sun. It is approximately 150 million km (93 million miles).
- Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.
Curiosity is a defining trait of human beings.
- Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.
He described his own experience.
- O, kendi deneyimini tanımladı.
Tom described his new invention to both John and Mary.
- Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.