Berbat bir şeyin kokusunu alıyorum.
- I smell something awful.
Natto berbat kokuyor, ama lezzetli.
- Natto smells awful, but tastes delicious.
Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?
- You look awful. What happened?
Ona böyle korkunç şeyler söyledim. Ben çok kötü hissediyorum.
- I said such horrible things to him. I feel so awful.
Niçin o kadar korkunçsun?
- Why are you so awful?
O, korkunç bir gündü.
- That was an awful day.
Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor.
- That looks like an awful lot for two people.
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom seemed awfully tired.
Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor.
- A certain someone is being awfully fragile today.
Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.
- His speech got awfully boring.