The librarian classified the books according to subject.
- Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı.
Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
- Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
This document is classified.
- Bu belge sınıflandırılmış.
In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
I classify his music as rock.
- Onun müziğini rock müzik olarak sınıflandırıyorum.
I wouldn't categorize Tom that way.
- Tom'u o şekilde sınıflandırmazdım.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
There were few children in the classroom.
- Sınıfta az sayıda çocuk vardı.
This class consists of 15 boys and 28 girls.
- Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.
There are 40 pupils in this class.
- Bu sınıfta kırk öğrenci var.
I dropped out of school when I was in the 7th grade.
- Yedinci sınıftayken okulu bıraktım.
What grade is your sister in?
- Kız kardeşin hangi sınıfta?
The postmen sort the mail each morning.
- Postacı her sabah postaları sınıflandırır.
We should sort the students' names alphabetically.
- Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.
I did some extra credit work in order to pass that class.
- O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım.
He ordered the boys not to shout in the classroom.
- Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.
Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
Classification is not my specialty.
- Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.
Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
- Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
The class was divided into four groups.
- Sınıf dört gruba ayrıldı.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
Tom gave up running for class president.
- Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymaktan vazgeçti.
On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages.
- 10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.
Form is temporary, class is permanent.
- Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.
Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.