resources; riches; as, a person of means

listen to the pronunciation of resources; riches; as, a person of means
Englisch - Türkisch

Definition von resources; riches; as, a person of means im Englisch Türkisch wörterbuch

means
vasıta

Düşünceler kelimeler vasıtasıyla ifade edilirler. - Thoughts are expressed by means of words.

Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı. - The fisherman saved himself by means of a floating board.

means
{i} vesile
means
ulaşım araçları
means
(Dilbilim) aracı

Dil bir iletişim aracıdır. - Language is a means of communication.

İngilizce bir haberleşme aracıdır. - English is a means of communication.

means
kolaylık
means
(Matematik) içler
means
(Ticaret) araçlar

Taşımacılık araçlarımız yok. - We have no means of transportation.

Mümkün olan tüm araçlar denendi. - All possible means have been tried.

means
para

Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar. - They live beyond their means.

Başarı çok para anlamına gelir, değil mi? - Success means much money, doesn't it?

means
yöntem
means
gelir

Eğer patronun seni kovarsa, bu işten atıldığın anlamına gelir. - If your boss sacks you, it means you're fired.

Bu işaret yürüme anlamına gelir. - This signal means don't walk.

means
yol

Mümkün olan tüm yollarla bir savaşı önlemeliyiz. - We must prevent a war by all possible means.

Onu ikna etmek için her yolu kullanmalıyız. - We have to use every means to persuade him.

means
{i} servet, varlık
means
ne pahasına olursa olsun

Ne pahasına olursa olsun, onu istediğini söyledin! - You said you wanted it by any means!

means
taşıtlar
means
(Mukavele) vasıta, araç, vesile
means
{i} servet
means
şüphesiz

Şüphesiz boğulan çocuğu kurtarmalıyım. - I must save the drowning child by all means.

Şüphesiz onu ben yapacağım. - I'll do it by all means.

means
means to an end araç
Englisch - Englisch
means
resources; riches; as, a person of means
Favoriten