planlanmamış

listen to the pronunciation of planlanmamış
Türkisch - Englisch
unscheduled
chance
planla
{f} schedule

What time is your plane scheduled to leave? - Senin uçağının saat kaçta kalkması planlanmıştır.

What time is your plane scheduled to take off? - Senin uçağın saat kaçta kalkması planlanmıştır?

planla
{f} scheduled

The training session is scheduled to begin at 4 p.m. - Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.

What time is your plane scheduled to leave? - Senin uçağının saat kaçta kalkması planlanmıştır.

planla
{f} schema
planla
{f} planned

Things didn't go as planned. - İşler planlandığı gibi gitmedi.

Tom asked Mary whether she planned to swim or not. - Tom Mary'ye yüzmeyi planlayıp planlamadığını sordu.

planla
{f} plan

Things didn't go as planned. - İşler planlandığı gibi gitmedi.

You must accommodate your plans to mine. - Sen planlarını benimkine uydurmalısın.

planla
lay out
planla
{f} intended

Tom intended to tell Mary everything. - Tom Mary'ye her şeyi söylemeyi planladı.

Things did not go as intended. - İşler planlandığı gibi gitmedi.

planla
map out
planla
think out
planla
{f} planning

Tom said that he thought Mary knew what time John was planning to start cooking. - Tom, John'un ne zaman aşçılığa başlamayı planladığını Mary'nin bildiğini düşündüğünü söyledi.

As God as my witness Tom, I didn't tell her about the surprise party you're planning. - Tanrı şahidimdir ki Tom, planladığın sürpriz partiden ona bahsetmedim.

planla
structure
planla
mapout
planla
thinkout
önceden plânlanmamış
undesigned
önceden plânlanmamış
unpremeditated
planlanmamış
Favoriten