The truth will come out.
- Gerçek ortaya çıkacak.
The stars come out at night.
- Yıldızlar gece ortaya çıkarlar.
A new difficulty has arisen.
- Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
- Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
This tradition arose in China.
- Bu gelenek Çin'de ortaya çıkmıştır.
Then arose the question of where we were to get the necessary machinery.
- Sonra gerekli makineyi nereden alacağımız sorunu ortaya çıktı.
Trade friction might arise between the two nations at any moment.
- İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.
Bribes are something that arises in conjunction with power organizations.
- Rüşvet güç örgütleri ile birlikte ortaya çıkan bir şeydir.