Tom doesn't want the truth to come out.
- Tom gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor.
The truth will come out.
- Gerçek ortaya çıkacak.
Some unexpected difficulties have arisen.
- Bazı beklenmedik zorluklar ortaya çıktı.
The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
- Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
The accident arose from a simple mistake.
- Kaza basit bir hatadan ortaya çıktı.
Confusion arose from the accident.
- Kaza yüzünden karışıklık ortaya çıktı.
Trade friction might arise between the two nations at any moment.
- İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.
How did this misunderstanding ever arise?
- Bu yanlış anlama nasıl ortaya çıktı?