Alışılageldiği üzere gecikmişti.
 - He was late as usual.
Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.
 - Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.
Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.
 - The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.
Bu iş yerinde, geç kalanlar için sert ve hızlı kurallar var.
 - The company has hard and fast rules against lateness.
Üç saat sonra eve geri döndü.
 - He returned home three hours later.
Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.
 - Hurry up, or you will be late for the last train.
O, o kadar geç olmasına şaşırdı.
 - She was surprised that it was that late.
Akşam yemeği geç olacak gibi görünüyor.
 - It seems that supper will be late.
Herkes er ya da geç ölür.
 - Everyone dies sooner or later.
Hepimiz er ya da geç ölürüz.
 - We all die sooner or later.
Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
 - The research institute was established in the late 1960s.
Japonya ordusu 1931 yılının sonlarında Tokyo hükümetinin kontrolünü ele geçirdi.
 - Japan's army took control of the government in Tokyo in late 1931.
Senin sesin bana rahmetli büyük annemi hatırlatıyor.
 - Your voice reminds me of my late grandmother.
Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.
 - Maria's late husband was a violinist.