muntazam

listen to the pronunciation of muntazam
Türkisch - Türkisch
Düzenli, derli toplu: "Hizmetçi muntazam bir içki sofrası hazırlamak için paketleri toplayıp giderken..."- P. Safa
zarf - Düzenli, sürekli ve düzgün bir biçimde: "Bizi beslemek için muntazam yumurtlarlar."- o. Seyfettin
Düzgün
(Osmanlı Dönemi) Düzenli. Tertibli. İntizamlı. Düzgün sıralanmış. Her şeyin yerli yerinde olması. Derli toplu olma
Düzenli, derli toplu
Düzenli, sürekli ve düzgün bir biçimde: "Bizi beslemek için muntazam yumurtlarlar."- Ö. Seyfettin
Düzenli, derli toplu: "Hizmetçi muntazam bir içki sofrası hazırlamak için paketleri toplayıp giderken..."- P. Safa
Düzenli, sürekli ve düzgün bir biçimde
(Osmanlı Dönemi) düzene girmiş, intizamlı
muntazam
Favoriten