You should be proud of yourselves.
- Kendinizle gurur duymalısınız.
You should all be ashamed of yourselves.
- Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
It is not good for your health to shut yourself in all day.
- Bütün gün kendinizi eve kapamak sağlığınız için iyi değildir.
It's good to put yourself in someone else's place now and then.
- Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
The man pleaded self-defence.
- Adam kendini savunmak için yalvardı.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
We should tell the children how to defend oneself.
- Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız.
It's very difficult to know oneself.
- Kendini bilmek çok zordur.
Yumi went there by herself.
- Yumi oraya kendi gitti.
She always comforted herself with music when she was lonely.
- O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past.
- Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
After the concert, Tom signed autographs.
- Tom konserden sonra kendi el yazılarını imzaladı.
It happens automatically.
- Bu kendiliğinden olur.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
Why? That was the simple question everyone was asking themselves.
- Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.
First of all, please do a simple self-introduction.
- Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
John helped himself to several pieces of pie without asking.
- John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
I've also done the same thing several times myself.
- Ben de aynı şeyi birkaç kez kendim yaptım.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.