She assumed an air of indifference.
- O kayıtsızlık hakkında bir hava üstlendi.
Indifference is the mildest form of intolerance.
- Kayıtsızlık, hoşgörüsüzlüğün en hafif biçimidir.
He seems to be indifferent to politics.
- Politikaya kayıtsız görünüyor.
The police were indifferent to the matter.
- Polis konuya kayıtsızdı.
Having too many apathetic consumers is a danger for the economy.
- Çok fazla kayıtsız tüketici olması ekonomi için bir tehlikedir.
I was really apathetic at first.
- İlk başta gerçekten kayıtsızdım.
Do you love me unconditionally?
- Beni kayıtsız şartsız seviyor musun?
Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
- Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.