kalanlar

listen to the pronunciation of kalanlar
Türkisch - Englisch
remains
leavings
leftovers

Those are the leftovers from lunch. - Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.

You had better throw away leftovers. - Kalanları atsan iyi olur.

rest

Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks. - Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.

All of us try to be what none of us couldn't be except when some of us were what the rest of us desired. - Bazılarımız geriye kalanlarımızın arzu ettikleri şey oldukları zaman hariç, hepimiz hiçbirimizin olamadığını olmaya çalışırız.

kalan
rest

Please, remember those words for the rest of your life. - Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.

Do you want the rest of my sandwich? - Benim sandviçin geri kalanını istiyor musunuz?

kalan
residual

Now clean up any residual dust. - Şimdi kalan tozu temizleyin

kalan
left

If there is any left, give me some. - Kalan varsa, bana biraz ver.

The fingerprints left on the weapon match the suspect's. - Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.

kalan
over

I drank the milk that was left over from breakfast. - Kahvaltıdan kalan sütü içtim.

The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world. - Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.

kalan
vestigial
kalan
remaining

There were few students remaining in the classroom. - Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

You oughtn't to go out with the little boy remaining alone. - Yalnız kalan küçük çocukla dışarı çıkmamalısın.

kalan
balance
kalan
{i} leftover

You had better throw away leftovers. - Kalanları atsan iyi olur.

Those are the leftovers from lunch. - Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.

kalan
left behind
kalan
remanent
kalan
surviving

Tom has three surviving children. - Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.

Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving. - Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.

kalan
the remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
residuary
kalan
(Matematik) difference
kalan
remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
from left
arkada kalanlar
those left behind (by one who has died or departed)
kalan
rump
kalan
residue
kalan
(Matematik) difference
kalan
remaining, residual; the remainder, residue; rest
kalan
arrears
kalan
residuum
kalan
the person who is left; the remainder, that which remains
kalan
balance , remainder
kalan
(Matematik) remainder
kalan
(someone, something) who/which remains, remaining
sağ kalanlar
the survivors
sonlu kalanlar denklemi
(Matematik,Teknik) finite difference equation
sonlu kalanlar eşitliği
finite difference equation
Englisch - Englisch

Definition von kalanlar im Englisch Englisch wörterbuch

kalan
The sea otter