I grew up watching Pokemon.
 - Pokémon izleyerek büyüdüm.
I like watching Code Lyoko.
 - Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum.
There were traces of blood inside Dan's car.
 - Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
The police have traced her to Paris.
 - Polisler onu Paris'e kadar izledi.
The dog followed its master, wagging its tail.
 - Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
The dog followed me to my home.
 - Köpek beni evime kadar izledi.
I've got better things to do than to keep track of what Tom's doing.
 - Tom'un yaptıklarını izlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
The hunter followed the bear's tracks.
 - Avcı ayının izlerini takip etti.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
 - Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
 - Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
 - Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
I like watching Code Lyoko.
 - Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum.
I grew up watching Pokemon.
 - Pokémon izleyerek büyüdüm.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
 - Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
I don't want to leave any paper trails.
 - Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
Boys trail girls in language skills.
 - Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
 - Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.