happening or existing at the same time

listen to the pronunciation of happening or existing at the same time
Englisch - Türkisch

Definition von happening or existing at the same time im Englisch Türkisch wörterbuch

coincidental
rastlantısal

Tamamen rastlantısaldı. - It was entirely coincidental.

simultaneous
{s} eşzamanlı
simultaneous
{s} anında
simultaneous
aynı zamanda meydana gelen
coincidental
tesadüfi
simultaneous
aynı anda olan
simultaneous
simultane

O gerçekten bir simultane çevirmen olarak çalışmak istiyor. - He really wants to work as a simultaneous interpreter.

simultaneous
aynı zamanda yapılan
coincidental
{s} rastlantı eseri olan, tesadüfi
coincidental
(sıfat) tesadüfi
simultaneous
aynı zamanda vaki olan
simultaneous
bir arada simultaneousnessaynı zamanda vaki olma
simultaneous
(Nükleer Bilimler) aynı anda

Her şey aynı anda oldu. - Everything happened simultaneously.

Tom ve Mary aynı anda cevapladı. - Tom and Mary answered simultaneously.

simultaneous
(sıfat) eşzamanlı, aynı zamanda olan, anında, simultane
simultaneous
{s} aynı zamanda olan, aynı zamanda meydana gelen, simültane, eşzamanlı, eşanlı
Englisch - Englisch
simultaneous
coincidental
happening or existing at the same time

    Silbentrennung

    hap·pen·ing or existing at the same time

    Türkische aussprache

    häpnîng ır îgzîstîng ät dhi seym taym

    Aussprache

    /ˈhapnəɴɢ ər əgˈzəstəɴɢ ˈat ᴛʜē ˈsām ˈtīm/ /ˈhæpnɪŋ ɜr ɪɡˈzɪstɪŋ ˈæt ðiː ˈseɪm ˈtaɪm/
Favoriten