Tom eğlenmeyi seviyor.
- Tom likes to have fun.
Biz çok fazla eğlenmedik.
- We didn't have much fun.
O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.
- He learnt the periodic table by heart just for fun.
Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
- Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
O, komik bir hikaye ile bizi neşelendirdi.
- He amused us with a funny story.
Parkta oynamak eğlenceliydi.
- It was fun playing in the park.
Müzik dinlemek çok eğlenceli.
- It is a lot of fun to listen to music.
Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.
- Write only your family name in capitals.
Çin'de önce soyadımızı sonra adımızı koyarız.
- In China, we put our family name first, then our name.
Aile adınızın yazılımı nasıl?
- What's the spelling of your family name?
Aile adınızı nasıl hecelersiniz?
- How do you spell your family name?
Yabancılarla alay etme.
- Don't make fun of foreigners.
Bir öğretmen hata yapan bir öğrenci ile asla alay etmemelidir.
- A teacher should never make fun of a pupil who makes a mistake.
Şakaların komik değil.
- Your jokes aren't funny.
Şakadan böyle bir şey yapmayın.
- Don't do such a thing in fun.