Ben biraz Japonca konuşuyorum.
- I speak a little Japanese.
Biraz daha biber ekle.
- Add a little more pepper.
Kuralları azıcık ihlal etmekten korkma.
- Don't be afraid to break the rules a little.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the sofa.
Tom pastanın bir parçasını aldı.
- Tom got a little pie.
İşte senin için bir parça tavsiye, Tom.
- Here's a little nugget of advice for you, Tom.
Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Tom bir saatten biraz fazla bir süredir bekliyor.
- Tom has been waiting for slightly over an hour.
Tom, bugün biraz keyfsiz.
- Tom is slightly under the weather today.
I slept a little during lunch break because I was so tired.
- Ich habe während der Mittagspause ein wenig geschlafen, weil ich so müde war.
I had a little fever this morning.
- Ich hatte heute Morgen ein wenig Fieber.