The divorce left the man with emotional wounds.
- Boşanma adamda duygusal yaralar bıraktı.
Tom has some emotional problems.
- Tom'un birkaç duygusal problemi var.
Tom avoided listening to sad and sentimental love songs after he and Mary had split up.
- O ve Mary ayrıldıktan sonra Tom üzücü ve duygusal aşk şarkılarını dinlemekten kaçındı.
Tom couldn't help but feel sentimental.
- Tom duygusal hissetmekten kendini alamadı.
Tom told me Mary was emotionally unstable.
- Tom bana Mary'nin duygusal yönden kararsız olduğunu söyledi.
I don't know how to talk to emotionally distraught people.
- Duygusal yönden perişan insanlarla nasıl konuşacağımı bilmiyorum.