I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
Daddy, may I go out and play?
- Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
Everyone rushed outdoors.
- Herkes dışarıya koştu.
Apply sunscreen before you go outdoors.
- Dışarıya çıkmadan önce güneş kremi sürün.
Come outside with me.
- Benimle dışarıya gel.
Because of yesterday's heavy snow, the ground is very slippery. As soon as I stepped outside, I slipped and fell on my bottom.
- Dünkü şiddetli kar yağışından dolayı, yer çok kaygandı. Dışarıya adım atar atmaz kaydım ve kıçımın üstüne düştüm.
I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
- Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
Shall we take this outside?
- Bunu dışarı götürelim mi?
It's fun to go out with him.
- Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
It's fun to go out with her.
- Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
I'm going to go out this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
He rushed out of the office.
- O ofisten dışarı fırladı.
Make sure to turn off all the lights before going out.
- Tüm ışıkların kapatıldığından emin ol dışarıya çıkmadan önce.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
The outside of the house was very run down.
- Evin dışarısı çok köhneydi.
Sami would never go outside of his house.
- Sami asla evinden dışarı çıkmazdı.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
A person named Sato came to visit while you were out.
- Sen dışarıdayken Sato isimli biri seni ziyarete geldi.