At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
- Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
This is the first time I've ever thought about this.
- Bu, bu konuda şimdiye kadar ilk kez düşünüşüm.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
I think he is Mr Brown.
- Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.
Two people think of her as their daughter.
- İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.
What do you think of the original plan?
- Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
Words express thoughts.
- Kelimeler düşünceleri ifade eder.
She put down her thoughts on paper.
- Düşüncelerini kağıda döktü.
Tom pondered his next move.
- Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.
Let's ponder that for a moment.
- Onu bir an için düşünelim.
Tom was probably pondering something.
- Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
He contemplated taking a trip to Paris.
- Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.
The doctor contemplated the difficult operation.
- Doktor zor operasyonu düşünüp taşındı.
He meditated for two days before giving his answer.
- Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.
Tom used to meditate every morning.
- Tom her sabah düşünüp taşınırdı.
Do you think that was deliberate?
- Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca düşündü.
With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas.
- Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.
I have no idea what that guy is thinking.
- Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
I'm considering going with them.
- Onlarla gitmeyi düşünüyorum.
It is worthwhile considering what it is that makes people happy.
- İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.
Tom considered working for our company, but decided not to.
- Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.
Tom considered changing his job.
- Tom işini değiştirmeyi düşündü.