Bu senin menfaatin için.
- This is for your benefit.
Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
- This law will benefit the poor.
Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.
- There are many benefits to being beautiful.
Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.
- I think that this material is of benefit to everyone.
Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
- You will benefit by a trip abroad.
Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
- It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
- Ill-gotten gains never benefit anyone.
Tom'u haklı kabul edelim.
- Let's give Tom the benefit of the doubt.
Onun yararları hakkında yaygara yaptı.
- She made a fuss about her benefits.
Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
- The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
Maliyetler avantajlardan daha ağır basar.
- The costs outweigh the benefits.
Arabayı ve onun maliyetini paylaşırsak, her ikimiz de yararlanabiliriz.
- If we share the car and its cost we can both benefit.
Bundan kim yararlanıyor?
- Who benefits from this?
Toplum yeni sanayiden yarar sağlayacaktır.
- The community will benefit from the new industry.
Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
- You will benefit by a trip abroad.
... And we can all benefit ...
... so, they will have that deeper economic relationship that will benefit the aspirations of the Iranian ...