O, ona ilk önce inanmadı.
- He didn't believe it at first.
O, ilk önce atı beğenmedi.
- She didn't like the horse at first.
İlk olarak, Tom Fransızcanın zor olduğunu düşündü ama onun kolay olduğunu düşünüyor.
- At first, Tom thought French was difficult, but now he thinks it's easy.
İlk olarak, onlar ona inanmadılar.
- At first, they didn't believe him.
Önce onu erkek kardeşinle karıştırdım.
- At first, I mistook him for your brother.
Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
- At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
İlk zamanlar şüpheciydim.
- I was skeptical at first.
İlk zamanlar bunu yapmaktan hoşlanmadım.
- I didn't like doing this at first.
Başlangıçta hatalarım hakkında endişeliydim.
- I was worried about my mistakes at first.
Başlangıçta, çok hızlı konuştukları zaman insanları zorlukla anlardım.
- At first, I had difficulty understanding people when they spoke too fast.
... And Governor Romney, at the beginning of this debate, wrote and said, what we did in Massachusetts ...
... beginning of modern physics with Galileo and Isaac Newton. ...