Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Kentsel alanlardaki gaz salınımı ciddi kirliliğe neden oluyor.
- Gas emissions cause serious pollution in urban areas.
Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
- The playground is divided into three areas by white lines.
O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- He knows the area like the back of his hand.
Bu bölgede çok az kitapçı var.
- There are few bookstores in this area.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
- Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
- This area is as big as a football pitch.
Bu civardaki alan bombalandı.
- The area around here was bombed.
Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok.
- There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen.
Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
- Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
Bu araziye ilk olarak iki yüzyıldan uzun bir süre önce Hollandalılar tarafından yerleşildi.
- This area was first settled by the Dutch more than two hundred years ago.
Tom, sigara içilmesi yasak yerlerde sigara içen insanlardan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like people who smoke in no smoking areas.
My guts are a bit sore in that area.
The photo is a little dark in that area.
... They're able to get tax breaks for a whole host of areas, ...
... They can also target the areas in which they want ...