anahtarlar

listen to the pronunciation of anahtarlar
Türkisch - Englisch
wrenches

I let Tom borrow my wrenches to fix his car. - Arabasını tamir etmek için Tom'un anahtarlarımı ödünç almasına izin verdim.

(Bilgisayar) switches
keys

Tom found the keys he thought he had lost. - Tom kaybettiğini sandığı anahtarları buldu.

Tom was lucky to find his keys. - Tom anahtarlarını bulduğu için şanşlı.

anahtar
key

The mayor presented him with the key to the city. - Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

I have left my car keys behind. - Araba anahtarlarımı unuttum.

anahtar
(Askeri) switch

Lucy turned on the light switch. - Lucy ışık anahtarını açtı.

He was feeling for the light switch in the dark. - Karanlıkta el yordamıyla ışık anahtarını arıyordu.

anahtar
wrench

What's up? I don't have the wrench. What wrench? The bicycle wrench. - Ne haber? Anahtarım yok. Ne anahtarı? Bisiklet anahtarı.

I let Tom borrow my wrenches to fix his car. - Arabasını tamir etmek için Tom'un anahtarlarımı ödünç almasına izin verdim.

anahtar
(Bilgisayar) toggle
anahtar
code
anahtar
switched off
anahtar
slogging wrench
anahtar
interrupter
anahtar
spanner
anahtar
cutoff
anahtar
clef
anahtar
the key to
anahtar
to key
ANAHTAR
interruptor
anahtar
mus. clef
anahtar
key (for a lock, for winding, to a code, to a problem)
anahtar
clew
anahtar
key; clue; code; wrench, spanner; switch; key, clef
anahtar
cotter
anahtar
wrench, Brit. spanner
anahtar
cipher
anahtar
clue
anahtar
key , switch
anahtar
cock
anahtar
(Anatomi) clavis
anahtar
outline
anahtar
keynote
bilgi sistemi; anahtarlar arası
(Askeri) information system; interswitch
istenen anahtarlar
(Bilgisayar) requested keys
uyumsuz anahtarlar
(Bilgisayar) incompatible switches
Türkisch - Türkisch

Definition von anahtarlar im Türkisch Türkisch wörterbuch

Anahtar
dil
Anahtar
gora
Anahtar
lisan
Anahtar
açacak
Anahtar
açkı
Anahtar
görek
Anahtar
trunk
Anahtar
açar
Anahtar
miftah
anahtar
Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı
anahtar
Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak
anahtar
Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret
anahtar
Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç
anahtar
Vesile, araç, vasıta: "Biliyordu ki sabır, cennetin anahtarıdır."- P. Safa
anahtar
Vesile, araç, vasıta
anahtar
Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu
anahtar
Bir kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı
anahtar
İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, komütatör
anahtar
Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol
anahtar
Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu. Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol. İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, komütatör