akrabalar

listen to the pronunciation of akrabalar
Türkisch - Englisch
relatives

He disagrees with his relatives. - O, akrabaları ile aynı fikirde değil.

He embraced his relatives before he left. - O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.

kinsfolk
kindred
folk
family

The family property was distributed among the relatives. - Ailenin mal varlığı akrabalar arasında dağıtıldı.

My uncle’s whole family came to hear the storyteller, and even some of my aunt’s relatives from the neighboring housing on the other side of the hill. - Amcamın bütün ailesi hikaye anlatıcısını dinlemek için geldi ve tepenin diğer tarafındaki komşu konuttan halamın akrabalarından bazıları bile.

flesh and blood
relations
people
relation
akraba
relative

He embraced his relatives before he left. - O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.

All my relatives live in this city. - Tüm akrabalarım bu şehirde yaşıyor.

akraba
kin

Pride tends to develop into hubris, which is close kin to madness. - Gurur, kibre dönme eğilimindedir; ki o da deliliğin yakın akrabasıdır.

You are no kin of mine. - Sen benim akrabam değilsin.

akraba
a relative; relatives
akraba
connection
akraba
{s} consanguine
akraba
consanguineous
akraba
related

Tom is related to Mary. - Tom Mary ile akrabadır.

Cats are related to tigers. - Kediler kaplanlarla akrabadırlar.

akraba
cousin

Apes are our cousins and primate relatives. - Maymunlar bizim kuzenlerimiz ve primat akrabalarımızdır.

akraba
folks
akraba
(Tıp) parent

In this group, there are my parents and my relatives. - Bu grupta anne babam ve akrabalarım var.

akraba
blood relation
akraba
relation

He broke relations with them. - O onlarla akrabalığını bozdu.

What's your relation with him? - Onunla akrabalığınız nedir?

akraba
kindred
akraba
cognate
akraba
kith and kin
akraba
blood related
akraba
{s} akin

A buffalo is akin to an ox. - Bufalo, öküzle akrabadır.

akraba
flesh and blood
akraba
related through the male side of the family
akraba
connexion; kinsman
akraba
relative, kin, kindred; cognate
akraba
akin to

A buffalo is akin to an ox. - Bufalo, öküzle akrabadır.

akraba
allied
akraba
family relation (especially a male); kinswoman
akraba
connected

All of them are connected. - Onların hepsi akraba.

akraba
agnate
akraba
connate
akraba
female relative
akraba
kindred; agnatic
akraba
kinsfolk
akraba
flesh
akraba
{i} connexion
en yakın akrabalar
nearest and dearest
Türkisch - Türkisch

Definition von akrabalar im Türkisch Türkisch wörterbuch

AKRABA
(Osmanlı Dönemi) Aralarında soyca, nesebce yakınlık olanlar. Yakınlar
Akraba
(Osmanlı Dönemi) AİLE
akraba
Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular
akraba
Oluşma yönünden aynı kaynağa dayanan şeyler
akraba
Kan veya evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım: "Geceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler."- Y. K. Beyatlı
akraba
Kan veya evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kimseler, hısım
akrabalar
Favoriten