He disagrees with his relatives.
- O, akrabaları ile aynı fikirde değil.
He embraced his relatives before he left.
- O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
The family property was distributed among the relatives.
- Ailenin mal varlığı akrabalar arasında dağıtıldı.
My uncle’s whole family came to hear the storyteller, and even some of my aunt’s relatives from the neighboring housing on the other side of the hill.
- Amcamın bütün ailesi hikaye anlatıcısını dinlemek için geldi ve tepenin diğer tarafındaki komşu konuttan halamın akrabalarından bazıları bile.
He embraced his relatives before he left.
- O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı.
Tom is a close relative of mine.
- Tom benim yakın bir akrabam.
You are no kin of mine.
- Sen benim akrabam değilsin.
Pride tends to develop into hubris, which is close kin to madness.
- Gurur, kibre dönme eğilimindedir; ki o da deliliğin yakın akrabasıdır.
The two men were not related.
- İki adam akraba değildi.
Tom is related to Mary.
- Tom Mary ile akrabadır.
Apes are our cousins and primate relatives.
- Maymunlar bizim kuzenlerimiz ve primat akrabalarımızdır.
In this group, there are my parents and my relatives.
- Bu grupta anne babam ve akrabalarım var.
He is no relation to me.
- O benimle akraba değil.
What's your relation with him?
- Onunla akrabalığınız nedir?
A buffalo is akin to an ox.
- Bufalo, öküzle akrabadır.
A buffalo is akin to an ox.
- Bufalo, öküzle akrabadır.
All of them are connected.
- Onların hepsi akraba.