Onlar satılık bir evleri olduğunu reklam ettiler.
- They advertised that they had a house for sale.
Arabamı satmak için reklam verdim.
- I advertised my car for sale.
Reklam yapmak zorundasın.
- You have to advertise.
Tom satılık saksafonunun tanıtımını yaptı.
- Tom advertised his saxophone for sale.
Biz, TV'de ürünlerimizin reklamını yaparız.
- We advertise our products on TV.
Eğer satılık değilse, reklamını yapma.
- If it's not for sale, don't advertise.
İlan vermek için yeterli param yok.
- I don't have enough money to advertise.
Can sıkıcı reklamcı evimi aradı.
- The annoying advertiser called my house.
Tom bir reklamcılık ajansında başladı.
- Tom started an advertising agency.
Bir reklam ajansının temel işi nasıl bir isteğin bir ihtiyaca çevrileceğini bulmaktır.
- The basic job of an advertising agency is to figure out how to turn a desire into a need.
Bazı insanlar reklamın bir beyin yıkama biçimi olduğunu düşünüyorlar.
- Some people think that advertising is a form of brainwashing.
Mağaza bir satış tanıtımı yapıyor.
- The store is advertising a sale.
Bu ürünün TV'de reklamı yapıldı.
- This product was advertised on TV.
Onlar televizyonda yeni bir arabanın reklamını yaptılar.
- They advertised a new car on TV.
Onlar ilanla bir aşçı arıyorlar.
- They are advertising for a cook.
It pays to advertise.
... that advertise a TPM actually have a real TPM in them and not a fake TPM. To the extent ...