Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
 - Don't say bad things about others.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
 - We talked about various things.
Bunlar senin eşyaların mı?
 - Are these your things?
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
 - Please leave my things as they are.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
 - I thought you'd be the last person to do such a thing.
Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.
 - Tom isn't the kind of person who hides things from his parents.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
 - Tom often has trouble remembering things.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
 - We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Canlılar hücrelerden oluşur.
 - Living things are made from cells.
Tüm canlılar bir gün ölür.
 - All living things die some day.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
 - I'm not good at classifying things.
Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
 - The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
Çocukların çok şeye ihtiyacı var, ancak her şeyden önce sevgiye ihtiyaçları var.
 - Children need many things, but above all they need love.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
 - People buy things they don't need.
Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
 - I don't like to leave things up in the air.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
 - We always talked about a lot of things after school.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
 - Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
 - Nobody knows why this kind of thing happens.