Erkek kardeşim, ben kadar büyük.
- My brother is as large as I.
Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
- The Sahara Desert is almost as large as Europe.
Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.
- The river flooded a large area.
Onun ailesi çok geniş.
- Her family is very large.
Ona şişman denmez, iriydi.
- He was large, not to say fat.
Kainat kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
Bugün kocaman bir yılan gördüm.
- I saw a large snake today.
Kainat kocaman bir okul.
- The universe is a large school.
Bugün kocaman bir yılan gördüm.
- I saw a large snake today.
O, üniversiteye bol miktarda para bağışladı.
- He endowed the college with a large sum of money.
Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.
- Very large windows assure abundant natural daylight.
Yaşadığım ev çok büyük değil.
- The house I'm living in isn't very large.
Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
- This bird's large wings enable it to fly very fast.
İki gün önce kaçan mahkum hâlâ serbest.
- The prisoner who escaped two days ago is still at large.
Kaçan tutuklu hala serbest.
- The escaped prisoner is still at large.
That shipment of Beanie Babies will cost you forty large.
... hugely mind bogglingly large that it's getting hard to ...
... heading south of the large bay ...