açıklayan

listen to the pronunciation of açıklayan
Türkisch - Englisch
declaratory
defining
expository
discloser
explaining to
expositor
açıklayan kimse
expositor
açıkla
explain

He explained later how he made this decision. - Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.

Nobody could explain how the thing was made. - Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.

açıkla
{f} explained

I explained the reason in detail. - Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.

I explained the accident to him. - Ona kazayı açıkladım.

gerçekleri açıklayan kitap
expose
açıkla
{f} explaining

He had no difficulty in explaining the mystery. - Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

He had no difficulty explaining the mystery. - O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

açıkla
{f} expounded
açıkla
got across
açıkla
{f} professing
açıkla
profess

Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books. - Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

For a professional, he gave a poor account of himself in today's game. - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.

açıkla
elucidate
açıkla
expound
açıkla
{f} paraphrase

I don't understand this word. Could you paraphrase it? - Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?

açıkla
{f} professed
açıkla
get across
açıkla
{f} expounding
açıkla
spit it out !
açıkla
speak
açıkla
say what you have to say!
açıkla
justify
açıkla
justified
açıkla
premises
açıkla
premise
açıkla
spit it out
dini sırları açıklayan kimse
mystagogue
kendini açıklayan
self-explanatory
kirli çamaşırları açıklayan makale
expose
kitap baskı özelliklerini açıklayan yazı
colophon
oyundaki olayları arada açıklayan kişi
chorus
seçim sonuçlarını açıklayan yetkili
returning officer
Türkisch - Türkisch
Açıklamalar sonucunda elde edilen kavram
açıklayan
Favoriten