-e dağıtmak

listen to the pronunciation of -e dağıtmak
Türkisch - Englisch

Definition von -e dağıtmak im Türkisch Englisch wörterbuch

-e dağıtmak
divide up among
dağıtmak
distribute

Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents? - The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?

We would like to distribute this product in Japan. - Biz bu ürünü Japonya'da dağıtmak isteriz.

dağıtmak
scatter
dağıtmak
deal

It's Tom's turn to deal the cards. - Kartları dağıtmak için Tom'un sırası.

Whose turn is it to deal the cards? - Kartları dağıtmak için kimin sırası?

dağıtmak
hand out
dağıtmak
deploy
dağıtmak
dispense

I guess I've reached the age where I have to dispense advice to my underlings. - Sanırım astlarıma öğüt dağıtmak zorunda olduğum yaşa ulaştım.

dağıtmak
deliver

We'll do our best to deliver everything before next Monday. - Önümüzdeki pazartesiden önce her şeyi dağıtmak için elimizden geleni yapacağız.

dağıtmak
to distribute; to deal; to dole out, give out, hand out; to dispense
kâğıt dağıtmak
deal
dikkatini dağıtmak
distract
dağıtmak
dissolve
dağıtmak
deal out
dağıtmak
dissipate
dağıtmak
dispel
konuyu dağıtmak
digress
bedava bilet dağıtmak
paper
adalet dağıtmak
do justice
dağıtmak
disjoint
dikkat dağıtmak
distract
dikkat dağıtmak
divert
mektup dağıtmak
deliver
adalet dağıtmak
dispense justice
adalet dağıtmak
to administer justice. A
aralarında dağıtmak
distribute among
azar azar dağıtmak
dole out
ağızını burnunu dağıtmak
to pound (one's) face, beat (someone) up
ağızını dağıtmak
(Konuşma Dili) to hit (someone) in the mouth, sock (someone) in the kisser
bedelsiz olarak dağıtmak
(Ticaret) burn stocks
beynini dağıtmak
to blow sb's brains out
bildiri dağıtmak
(Politika, Siyaset) distribute leaflets
dağıtmak
fling off
dağıtmak
(saç) rough up
dağıtmak
decompose
dağıtmak
disrupt
dağıtmak
divert
dağıtmak
drown
dağıtmak
issue

Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents? - The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?

dağıtmak
dispatch , distribute
dağıtmak
disperse
dağıtmak
to dissolve (an organization)
dağıtmak
to mess up, disorder, put (something) into disarray, disarray
dağıtmak
disject
dağıtmak
to disintegrate; to dissolve; to break up; to disperse; to freak out, to lose one's self-control; to deal; to scatter, to disperse; to distribute; to spread; to diffuse; to dissipate; to dispel; to hand out, to give out, to dispense, to deal out; to disba
dağıtmak
crack-up
dağıtmak
disband
dağıtmak
to cause (something) to break into pieces, cause (something) to disintegrate or spall off; to smash (something) to bits
dağıtmak
bestrew
dağıtmak
to scatter; to disperse; to dispel; to dissipate
dağıtmak
demount
dağıtmak
diffuse
dağıtmak
(Hukuk) to allocate, to distribute
dağıtmak
print. to distribute (type). Dağıtırım ha! (Konuşma Dili) I'll smash your face in!
dağıtmak
dismantle
dağıtmak
dot
dikkati dağıtmak
draw a red herring across the path
dikkati dağıtmak için ortaya atılan konu
red herring
dikkatini dağıtmak
to divert, to distract
efkâr dağıtmak
to drown one's sorrows
efkâr dağıtmak
colloq . to cheer oneself up, lift one's spirits
eşit olarak dağıtmak
prorate
içkiyle dağıtmak
drink away
kalabalığı dağıtmak
decongest
korkutarak dağıtmak
stampede
kâğıt dağıtmak
to deal (out) cards
kâğıt dağıtmak
to deal the cards
kırarak dağıtmak
diffract
mavi boncuk dağıtmak
to tell each of one's girl friends (or beaux) that she/he is the apple of one's eye
mirası eşit dağıtmak için mülklerin bölünmesi
hotchpot
toplanmayı dağıtmak
decongest
yanlış dağıtmak
misdeal
yeniden dağıtmak
redistribute
yeniden dağıtmak
redeliver
çenesini dağıtmak
to give (someone) a good wallop on the chin
Türkisch - Türkisch

Definition von -e dağıtmak im Türkisch Türkisch wörterbuch

dağıtmak
(Mecaz) Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek

Niye dağıttın bu kadar? Önemli bir derdin var herhalde.

dağıtmak
Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek
dağıtmak
İletmek, ulaştırmak
dağıtmak
Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek
dağıtmak
Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak
dağıtmak
Güçlü bir vuruşla büyük bir zarara yol açmak
dağıtmak
Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek
dağıtmak
Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek. İletmek, ulaştırmak: "Selamlar dağıtarak telaşsız ve yorgun bana doğru yürüyordu."- R. H. Karay
dağıtmak
Kurulu bir düzeni bozmak
dağıtmak
Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek: "Muhacir kümeleri arasında ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi."- P. Safa
dağıtmak
Toplu durumda bulunan kimse veya şeyleri birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak
dağıtmak
Toplu durumda bulunan kimse veya şeyleri birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak: "Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı."- Y. K. Beyatlı
-e dağıtmak
Favoriten