ünvan

listen to the pronunciation of ünvan
Türkisch - Englisch
title

The boxer had to lose weight for the title match. - Boksör, ünvan maçı için kilo kaybetmek zorundaydı.

Someone should've been able to come up with a better title than that. - Biri ondan daha iyi bir ünvanla ortaya çıkabilmeliydi.

degree
style
denotation
superscription
appellation
caption
address
name
designation
unvan
{i} title

Who do you think will win the tennis title this year? - Bu yıl tenis unvanını kimin kazanacağını düşünüyorsun?

A big title does not necessarily mean a high position. - Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.

ünvan vermek
dub
ünvan sahibi
title holder
ünvan vermek
entitle
unvan
(Politika, Siyaset) head
unvan
position

A big title does not necessarily mean a high position. - Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.

unvan
(Bilgisayar) job title
unvan
style
unvan
designation
unvan
appellative
ismin önüne konan ünvan
prefix
kocasından ünvan kalan dul kadın
dowager
kullanılmayan ünvan
dormant title
kusurlu ünvan
(Kanun) imperfect title
mezun olarak ünvan almak
take one's degree
unvan
title (of rank or dignity)
unvan
title san
unvan
law name (of a business or firm)
unvan
appellation
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) İsim. Lâkab. Adres
(Hukuk) San; belli kimselere verilen titr
(Osmanlı Dönemi) Önsöz, mukaddeme
unvan
Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san
unvan
Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san: "Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı / Türk'üm, bu ad her unvandan üstündür."- Z. Gökalp
unvan
(Osmanlı Dönemi) isim, lâkap, nâm; ûn
ünvan
Favoriten