They don't want to protect your freedoms. They want to take them away.
- Onlar özgürlüklerini korumak istemiyorlar. Onlar onları ortadan kaldırmak istiyorlar.
Our freedoms are being limited.
- Özgürlüklerimiz sınırlanıyor.
Lincoln granted liberty to slaves.
- Lincoln kölelere özgürlük verdi.
They fought for their liberty.
- Onlar özgürlükleri için savaştılar.
Everyone is free to contribute.
- Herkes katkıda bulunmakta özgürdür.
Everyone is free to contribute.
- Herkes iştirâk etmekte özgürdür.
Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.
- Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.
They are struggling for freedom.
- Onlar özgürlük için mücadele veriyorlar.
I want to be more independent.
- Ben daha özgür olmak istiyorum.
She's a smart and independent girl.
- O, akıllı ve özgür bir kız.
He's had a liberal upbringing.
- O, özgürlükçü bir terbiye aldı.
Take a liberal view of young people.
- Genç insanların özgürlükçü görüşünü al.
You are at liberty to leave any time.
- Her zaman gitmekte özgürsün.
I'm not at liberty to tell you about the incident.
- Kaza hakkında sana anlatmakta özgür değilim.
The Statue of Liberty is the symbol of the United States.
- Özgürlük anıtı Amerika'nın sembolüdür.
Paris did her best to defend her liberties.
- Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
The essence of liberty is mathematics.
- Özgürlüğün özü matematiktir.
The Statue of Liberty is the symbol of America.
- Özgürlük anıtı Amerika'nın sembolüdür.