çalınması

listen to the pronunciation of çalınması
Türkisch - Englisch
stolen
Past participle of steal
{a} taken away privately and feloniously
of Steal
{s} robbed, taken without permission
That has been stolen
taken dishonestly; "the purloined letter"
Stolen is the past participle of steal. the past participle of steal. having been taken illegally
çal
steal

He was spotted stealing cookies. - Kurabiyeleri çalarken belirlendi.

Poverty drove him to steal. - Yoksulluk onu çalmaya zorladı.

çal
engage
çal
rang

I was having my lunch, when the phone rang. - Telefon çaldığında, öğle yemeğimi yiyordum.

She was just about to take a bath when the bell rang. - Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.

davul çalınması
(Muzik) drumbeat
çal
(Sanat) grey
çal
{f} thieve

The thieves made off with the jewels. - Hırsızlar mücevherleri çaldılar.

The thieves divvied up the stolen loot among themselves. - Hırsızlar çalıntı yağmayı kendi aralarında böldü.

çal
rung

Tom came into the classroom three minutes after the bell had rung. - Tom zil çaldıktan üç dakika sonra sınıfa girdi.

No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom. - Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa geldi.

çal
{f} chime
çal
walk away with
çal
{f} thieving

It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!. - Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.

çal
(Bilgisayar) play

My hobby is playing the guitar. - Gitar çalmak benim hobim.

Can you play the violin? - Keman çalabilir misin?

çal
{f} stealing

He was spotted stealing cookies. - Kurabiyeleri çalarken belirlendi.

They must have suspected me of stealing. - Çalmayla ilgili olarak benden şüphelenmiş olmalılar.

çal
mooch
çal
{f} stole

I had my car stolen last night. - Dün gece arabam çalındı.

My car was stolen last night. - Dün gece arabam çalındı.

çal
{f} stolen

My wallet was stolen yesterday. - Cüzdanım dün çalındı.

I had my bicycle stolen last night. - Dün gece bisikletimi çaldırdım.

çal
strum
çal
{f} ringed
çal
{f} ring

If the telephone rings, can you answer it? - Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?

The phone is ringing. I'll get it. - Telefon çalıyor. Ben bakarım.

çal
purloin
çal
toll

The bells of danger toll for them. - Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.

For whom do the bells toll? - Çanlar kimin için çalıyor?

çal
plagiarize
kapı çalınması
rap
sesin iki telde birden çalınması
double stop
telif hakkının çalınması
(Ticaret) piracy
çal
shoplift

Sami shoplifted the latex gloves. - Sami dükkandan lateks eldivenler çaldı.

çal
pilfer
çal
start

Tom didn't start to study French until he was thirty. - Tom otuzuna kadar Fransızca çalışmaya başlamadı.

Tom started the engine. - Tom motoru çalıştırdı.

çal
toot

The tooth fairy wants to steal your teeth. - Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.

Türkisch - Türkisch

Definition von çalınması im Türkisch Türkisch wörterbuch

ÇAL
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi şiddetle kapmaya delâlet eder. Meselâ: Çal-yaka: Yakasından kapmak, şiddetle yakalamak
ÇAL
(Osmanlı Dönemi) İsimlere önden eklenip, onun daima hareket edip oynamakta olduğuna işaret ve delâlet eder. Meselâ: Çal-at : Durduğu yerde de hareket eden at
çal
Ala renk
çal
Taşlık yer, çıplak tepe
çal
ihtiyar
çal
Ot bağlamak için ottan yapılmış ip
çal
Fundalıklı yer
çal
Deste halindeki otu bağlamak için ottan yapılmış ip