Bu nehir, iki il arasındaki sınırı oluşturur.
- This river forms the boundary between the two prefectures.
Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
- There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Evlilikte vermek ve almak eşit olması gerekir.
- In marriage there should be equal give and take.
Tom aynı derecede suçludur.
- Tom is equally guilty.
Her ikisi de aynı derecede makul.
- Both are equally plausible.