created; composed; begotten

listen to the pronunciation of created; composed; begotten
İngilizce - Türkçe

created; composed; begotten teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

create
{f} meydana getirmek
create
{f} yaratmak

İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar. - Human beings are created to create things.

Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz. - We don't want to create any new problems.

create
peyda etmek
create
(Osmanlıca) ihdas
create
ortaya çıkarmak
create
(Bilgisayar) yaratma

Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak. - Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.

Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz. - We don't want to create any new problems.

create
(Havacılık) e yol açmak
create
meydana koymak
create
var etmek
create
türetmek
create
-e yol açmak
create
{f} yapmak

Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız. - We'll also have to create a separate smoking section, won't we?

Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız. - In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.

create
{f} atamak
create
tayin etınek
create
mızmızlan/ata/yarat
create
{f} neden olmak
create
tertip etmek
create
{f} yetki vermek
İngilizce - İngilizce
create
created; composed; begotten