birisi

listen to the pronunciation of birisi
Türkçe - İngilizce
somebody

I'm sure he's going to be somebody someday. - Onun bir gün birisi olacağından eminim.

Let me out, somebody. I'm locked in. - Birisi beni dışarı çıkarsın. İçeride kilitli kaldım.

someone

I heard someone knock on the door. - Birisinin kapıyı çaldığını duydum.

I think that someone went there. - Sanırım birisi oraya gitti.

one (of them); somebody, someone
(Konuşma Dili) be on
any

Tom isn't the kind of person who is intimidated by anyone or anything. - Tom birisi ya da bir şey tarafından gözdağı verilen insan türü değildir.

Can anyone answer my question? - Birisi soruma cevap verebilir mi?

one of them

One of them will have to go. - Onlardan birisi gitmek zorunda kalacak.

Don't ever laugh at your wife's choices, because after all you're one of them. - Karının seçimlerine hiç gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.

one

One won’t hear much music in that pub. - Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.

One should not say bad words. - Birisi kötü kelimeler söylememeli.

particular person
anyone

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Tom isn't the kind of person who is intimidated by anyone or anything. - Tom birisi ya da bir şey tarafından gözdağı verilen insan türü değildir.

anybody

Why doesn't anybody help Tom? - Niçin birisi Tom'a yardım etmiyor?

He is very slow at making friends with anybody. - Birisiyle arkadaş olmada çok yavaş.

biri
somebody

Somebody had drowned her in the bathtub. - Biri onu küvette boğmuştu.

Somebody has broken this dish. - Biri bu tabağı kırdı.

biri
one

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

biri
{i} cookie

Would it be OK if I ate one of these cookies? - Bu kurabiyelerden birini yiyebilir miyim?

I'd like you to try one of these cookies. - Bu kurabiyelerden birini denemeni istiyorum.

biri
any

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

biri
one of

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England. - Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.

biri
anyone

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

biri
soul

There's not a living soul around here. - Buralarda yaşayan biri yok.

Does anyone have a soul? - Herhangi biri bir ruha sahip midir?

biri
first

It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now? - Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?

When meeting a person for the first time, keep the conversation light. - Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.

hiç birisi
none
biri
someone

Don't challenge someone who has nothing to lose. - Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

biri
in one

Susan will be ready to the party in one hour and will need someone to pick her up. - Susan bir saat içinde parti için hazır olacak ve onu alması için birine ihtiyacı olacak.

Tom parked in one of the empty spaces in front of the library. - Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.

biri
of one

The solution of one may prove to be the solution of the other. - Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.

Books are the offspring of one's mind. - Kitaplar birinin aklının ürünleridir.

biri
one of them

There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them. - Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.

There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them. - İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
her birisi
each one
herhangi birisi
anyone, anybody
İngilizce - İngilizce

birisi teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
Türkçe - Türkçe
Bilinmeyen bir kimse
Bilinmeyen bir kimse: "Birisi sezecek olsa, kim bilir ne dedikodular çıkarılırdı."- E. Bener
birisi boş olmak
Evlilik birliği sona ermek, boşanmak
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında, belirtenin hor görüldüğünü anlatır
biri
Bilinmeyen bir kimse: "İhtimal hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi."- O. S. Orhon
biri
Bir tanesi: "Vagonun birine binip bölmelerden birine yerleşti."- M. Ş. Esendal
biri
Bir tanesi
biri
Bilinmeyen bir kimse
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında belirtenin hor görüldüğünü anlatır
birisi