belki

listen to the pronunciation of belki
Türkçe - İngilizce
maybe

In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog. - Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.

Maybe we can make a deal. - Belki de bir anlaşma yapabiliriz.

perhaps

I studied for perhaps two hours. - Belki iki saat boyunca ders çalıştım.

Hunger is perhaps the strongest of all human drives. - Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.

perchance
i dare say
perhaps, maybe
peradventure
possibly

The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades. - Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.

I cannot possibly help you. - Ben belki size yardımcı olamam.

contingently
mayhap
likely
haply
lest

I took my umbrella lest it rain. - Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.

belki de
maybe

Maybe we can make a deal. - Belki de bir anlaşma yapabiliriz.

Maybe Tom didn't see us. - Belki de Tom bizi anlamadı.

belki de
it's possible that
belki de
may well be
belki de hiç
seldom
belki de hiç
if ever
belki başka zaman
Maybe next time
belki de
probably

I probably shouldn't have asked Tom that question. - Belki de Tom'a bu soruyu sormamalıydım.

You should probably tell Tom you don't want to do that. - Belki de Tom'a bunu yapmak istemediğini söylemen gerekir.

belki de
it's possible that ..., maybe
belki de
it may even be that
belki nevrozu
(Pisikoloji, Ruhbilim) perhaps neurosis
belki de
presumably
garip belki ama
strangely enough
Türkçe - Türkçe
Olsa olsa, ya ... ya, ihtimal
Olsa olsa, ya ... ya, ihtimal: "Belki bir sabah vakti, belki bir gece yarısı / Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz."- Z. O. Saba
BELKİ
(Osmanlı Dönemi) Umulur, ihtimal, olabilir
BELKİ
(Osmanlı Dönemi) Kat'iyyetle. Dahi. Şüphesiz
BELKİ
(Osmanlı Dönemi) Hattâ
belki