Maybe this world is another planet's Hell.
- Belki bu dünya başka bir gezegenin cehennemi.
In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
- Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
- Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
Perhaps it will rain in the afternoon.
- Belki öğleden sonra yağmur yağacak.
The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
- Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
Can you possibly help me?
- Belki bana yardımcı olabilirsiniz?
I took my umbrella lest it rain.
- Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.
Maybe we can make a deal.
- Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
Maybe you are working too hard.
- Belki de çok çalışıyorsunuz.
I'm probably hungrier than you are.
- Ben belki de senden daha açım.
You should probably tell Tom you don't want to do that.
- Belki de Tom'a bunu yapmak istemediğini söylemen gerekir.