Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
 - I'll have to study ten hours tomorrow.
Arapça çalışmak istiyorum.
 - I would like to study Arabic.
Yazar çalışma odasında kendini öldürdü.
 - The author killed himself in his study.
Çalışma odasında bir sürü kitap var.
 - There are plenty of books in his study.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
 - Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
 - He went to Italy in order to study music.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
 - In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
 - Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
 - I'm too tired to do study.
Yabancı bir dil öğrenmek zordur.
 - Studying a foreign language is hard.
İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti.
 - He went to America to study English.